Buzul çağı ve İnsanlığın başladığı evreden buyana gelişen endüstriyel gelişim sonucunda insanlık türü avcı toplayıcı toplum olarak hayvan derilerini barınmada giyinmede ve eşyalarda kullanmıştır.
İklim değişikliği, dünya çapındaki endüstriler için acil bir sorun haline geliyor. Kirlilik, zehirli ürünler ve sera gazı emisyonları, deri endüstrisinin kamuoyu tarafından algılandığı ana konulardır. Yaşam döngüsü değerlendirmesi yöntemi, bir ürünün yaşam döngüsü çevresel etkilerini değerlendirmek için kullanılan pratik bir araçtır aslında. Nihai sonuçlar, bitmiş sığır derisinin karbon ayak izleri üzerinde önemli etkileri olduğu sonucuna varmıştır. İklim ısınması, çevreye yönelik en ciddi antropojenik streslerden biri olarak kabul edilir, çünkü yalnızca biyolojik çeşitlilik üzerinde doğrudan etkileri olmakla kalmaz, aynı zamanda diğer insan kaynaklı tehditlerin zararlı etkilerini de gözetir.
Dünyanın jargonuna son yıllarda yerleşen en önemli kelime: “Sürdürülebilirlik”. Zira, insanoğlunun yaşadığı yüzyıllar boyunca, özellikle sanayi devriminden sonra attığı başarılı adımlar, insanlığı bugün tehdit ediyor ve küresel çapta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Günümüzde deri endüstrisi insanlık tarihinin zanaatı olduğu gibi aynı zamanda bir bilimdir. Çevresel etkileri gözetmek sorumluluk alarak sektörün gelişmesine katkı sunmaktır doğru olan. Cop27 de yayınlanan manifesto karar niteliğindedir.
“Deri Manifestosu”, COP27’yi derinin ve diğer doğal liflerin döngüsel, iklim açısından verimli özelliklerini tanımaya teşvik ediyor. Özellikle, COP27’yi, şu anda atılmakta olan büyük miktarlardaki deri üretimi, post ve deri hammaddelerinin etkilerini anlamaya çağırıyor.
“Gezegenin daha fazla zarar görmesini önlemek istiyorsak, mevcut kaynakları en iyi şekilde kullanmayı ve bunu azaltmadan veya çevreye zarar vermeden yapmayı öğrenmeliyiz. Büyük miktarlarda doğal, kolayca bulunabilen çok yönlü bir ham maddeyi deri ve derilerde israf etmemiz kabul edilemez.” Deri Manifestosu belirtiyor. “Bu süreçte, 2,5 milyar çift ayağın üzerine ayakkabı giyme fırsatını kaybediyoruz. Bu, dünya nüfusunun %33’üne ayakkabı sağlayabileceğimiz anlamına geliyor.”
Bildirgenin tam metni ektedir.