“El işçiliği olmadığı zamanda makinenin hiçbir anlamı yok. Bizim sektörde el işçiliğini ürüne yansıttığın zaman bir değer kazanıyor.”
Karalı deri ne zaman kuruldu biraz bahsedebilir misin?
Karalı deri 1989 Yılında kuruldu. Aile şirketi olarak başladığımız bu yolculuğumuz Türkiye İstanbul’un Süleymaniye semtinde bir atölyede başladı. Aile şirketimiz ilk yıllarda kemer üreterek daha sonrasında 1995’li yıllarda, İstanbul’un Tahtakale semtinde toptan satış mağazasıyla devam etti.
Hem üretim hem toptan satış kısmında o zamandan günümüze imalat sürecimizle birlikte satış yapmaya devam ediyoruz.
Ben Ömer Karalı ve Abim Osman Karalı ile birlikte babamızdan devraldığımız bu zanaatı en iyi ve layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Markalarımızla uluslararasılaştırarak sektörümüzde katma değer sağlıyoruz.
Ürünlerinizden biraz bahseder misiniz?
Saraciye sektörü ürün gurubumuzda, çanta, kemer gibi, bizim asıl çıkış noktamız hakiki deri ve vegan olmak üzere iki farklı kategoride kemer üretimi olarak başladı. Daha sonrasında ürün koleksiyonlarımıza cüzdan eklendi. İlk olarak erkek cüzdan olarak başlayan imalat sürecimize daha sonra kadın cüzdanı da eklendi. Showrumuzda bulunan ürünler olarak biz genelde stoklu ürün çalışıyoruz. Ürün gurubumuzda unisex, kadın, erkek, vegan ve hakiki deri olarak çanta, kemer, cüzdan, laptop çantası, kartlık ve aksesuarlar olmak üzere toptan ve parakende satışlarımız mevcuttur. Yurt dışında da Türkiye’de de kurumsal firmalara hizmet sağlıyoruz. Web sitemizden www.karalideri.com online parakende satışımıza ulaşabilirsiniz veya WhatsApp üzerinden iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca atölyemizde hem vegan hem hakiki deri fason üretimimiz de mevcut.

Günümüzde teknolojik ürünlerin gelişmesiyle birlikte deri cüzdan ve deri çantaya duyulan ihtiyacın öneminden bahseder misiniz?
Çağımızın teknoloji ürünleri için öncelikli olarak aksesuarları korumak veya muhafaza etmek için kılıflar çantalar zorunlu hale geliyor tabiki de biz de üretici firma olarak teknolojiyi yakından takip ediyoruz.
İlk çıktığımız ürün gurubu olarak kemer insanların ihtiyaç duyduğu ve kullandığı bir aksesuardır. Tabiri caizse hem pantolonu tutabilmesi için hem de aksesuar olarak kullanmak için bir moda ikonudur aslında, sonuç itibari ile bir ihtiyaçtır.
Cüzdan, laptop çantası, sırt çantası gibi ürünler de aynı şekilde hem aksesuar olarak giyim tarzına uyumlu moda ikonu hem de yine bir ihtiyaç olarak yer alıyor günlük kullanımlarda hayatı kolaylaştırıyor. Aslında ürünler aksesuardan daha çok ihtiyaç duyulan ürünlerdir.
Günümüzde sürdürülebilirliğin önemi giderek artıyor. Peki hakiki deri ve vegan hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Hakiki deriye duyulan ihtiyaç kadar vegan ürünlere de ihtiyaç duyuluyor. Hakiki deri zaten sürdürülebilir bir malzeme doğal ve dokusu itibari ile hem sağlık açısından hem de et endüstrisinin atık malzemenin kullanılabilir bir ürüne dönüşmesi döngüsel eko sistemin bir parçasıdır. Ayrıca sürdürülebilirlik açısından hakiki deri daha uzun ömürlü ve lifleri sayesinde nefes alabilen esnekliği sayesinde de daha iyi ürün tasarımı uygulanabilen bir malzemedir. Ama diğer taraftan bakınca da plastik gibi atıkları çevre dostu kimyasal karışımlarla geri dönüştürülüp tekrar kullanıma sunulan dünya genelinde sürdürülebilir vegan malzemelerde var. Örnek olarak bizim vegan ürün satın alan müşterilerimiz de var. Ayrıca vegan ürünler de yapıyoruz haliyle arz talep dengesinde ihtiyaçların taleplerine cevap veriyoruz.
Biz müşterinin isteği doğrultusunda aslında deriyi Türkiye’den alım yapıyoruz. Daha çok yurtdışındaki müşterilerin özel talepleri olursa farklı yurt dışı derilerini kullanıyoruz. Onun haricinde ürünlerimizin %yüzü Yani bu işin başlangıcından sonuna, derisi, imalat süreci son aksesuarlarına kadar tamamen yerli üretimdir. Yerli aksesuara, yerli üretime ve ürüne önem veriyoruz.

Ürünlerinizde egzotik deriler kullanıyor musunuz?
Mağazada egzotik ürünlere çok girmiyoruz ama müşterin talepleri doğrultusunda sipariş alıyoruz. Sezonda ufak bir hazırlık yapıp müşterilere sunuyoruz. Ama toptan ağırlıklı sattığımız ürünlerde genelde farklı deri türleri ile imalat sürecimizde kullanıyoruz.
Peki saraciye ürünleri piyasalarından bahseder misin?
Cüzdana, Çantaya duyulan ihtiyaçtaki dünyada şuan ekonomik bir Resesyon var yani bu durum aslında direk bizim sektörümüzü çok etkiliyor. Sebebi de şudur insanlar ekonomik kriz yaşadıkları zaman genelde ilk kıstığı yer aksesuar oluyor. Yani giyiminden kısamıyor veya gıda alışverişinden ev giderlerinden kısamıyor.
Bizim sektörümüzde aslında aksesuar kısmı biraz daha keyfi bir ürün olduğu için o yönden bizim sektörümüz daha çok etkileniyor. Şuan ki beklentilerimiz piyasaların dengeli açılması yönünde ama umarım sektörel bir değişim ve dönüşüm yaşanır.
Uluslararası Fuarlara katılım sağlıyor musunuz?
Evet, yurt dışında şuan hazırlığını yaptığımız İtalya fuarımız var. Sadece modanın değil derinin de başkenti İtalya ve Almanya’daki fuarlara katılıyoruz. Şuan da daha çok Avrupa’ya ağırlık veriyoruz. Ayrıca Dubai’de fuara katılıyoruz. Rusya’ya gitmedik ama Rus müşterilerimiz halihazırda var zaten.
Almanya’da direk bizim sektöre özel fuar düzenleniyor. Aslında dünya çapındaki fuarların çoğu ayakkabı üzerine kurulu. Bunu sadece Almanya’da, İtalya’da Saraciye ürünlerine özel fuarlar yapılıyor.

Aile şirketinizde atölyenizdeki yetişen eleman kadronuzla birlikte kendi akademinizi kurmuşsunuz neler eklemek istersiniz düşünceleriniz nelerdir?
Bugünkü eleman sıkıntıları malum, Türkiye’de şu anda zanaatkar yetişen bir kesim kalmadı maalesef. Yani el işçiliği ile uğraşmak isteyen bir nesil yetişmiyor. Böyle önyargı gibi oluyor ama üniversite mezunu olduğu için genelde bu tarz işlerde çalışmak istemiyorlar. Atölye kısmına, fabrika kısmına çok girmek istemiyorlar. Bir usta yetiştirmek çok zorlaştı. Biz sistemimizde çalışan elemanlar da kendi ailemizden saydığımız için genelde çalışanlarımızın hepsi şu anda nereden baksanız yirmi yıldan fazladır. Yani bize gelen bizim yanımızda çalışanların çoğu genç yaşta girmiş ve şuan kırk beş yaşına gelmiş, elli yaşına gelmiş ve hala devam ettiğimiz çalışanlarımız var. Ama şu an Türkiye’de ve dünyada olduğu gibi el işçiliği yapmak isteyen genç kuşak maalesef yetişmiyor.
Hatta bu bazı sektörlerde altın ve gümüş yüzük üretiminde mesela ustası kalmadı gibi bir şey. Bizim deri sektöründe de yavaş yavaş bitme noktasına geldi maalesef.
İDMİB’in açtığı Saraciye okulu var aslında ama oradaki öğrenciler yeni yeni yetişmeye çalışıyor.
Yani oradaki yetişen öğrenci talep mevzusunda yada oradaki yetişen kalifiye kısmını da şöyle değerlendiriyorum. Biraz yine önyargı olabilir ama oradaki yetişen genç öğrenci’de daha çok modelistik yapmak için yetişiyor aslında. Yine bir atölyede çalışmak istemiyor maalesef. Çünkü üretim işi el işçiliği gerektiren ve emek harcanan bir iş olduğu için yeni nesil kolay işlerde çalışmak istiyor. Atölye’de veya bir fabrikada çalışmak değil de üst düzey modelist olarak çalışma yönünde eğitim almak istiyorlar. Biraz şikayet gibi oluyor ama maalesef. El işçiliği olmadığı zamanda makinenin hiçbir anlamı yok. Bizim sektörde el işçiliğini ürüne yansıttığın zaman bir değer kazanıyor.

Peki gençlere, bu sektöre gönül vermiş insanlara, bu sektörde yetişmiş insanlara neler söylemek istersiniz?
Yani benim yaşım genç benden daha tecrübeli kişiler tabii ki var. Biz iki kardeş olarak babamızdan devraldık bu işi, çıraklığımızı atölyemizde geçirdik. Ben arkadan gelecek olan genç kuşaklara bir üniversitede işletme veya bir uluslararası ticaret bölümü okuması yerine daha çok meslek edinebileceği bir bölüm okumasını tercih ederim. Yani nedir bu, bir mühendislik yada bir el işi yapılabilecek bir bölüm. Yani moda tasarımı var Türkiye’de ama moda tasarımı da dediğim gibi sadece bir çizim üzerine kurulu bir bölüm. Yani kimse gerçek hayatta bunu kullanmak istemiyor, denemiyor fabrikaya girip çalışmak istemiyor. Herkesin yüksek hedefleri var. Benim tavsiyem ne olur? En azından bir atölyede veya bir fabrikada insanların yani yeni neslin bir beş on sene burada bir süreçten geçip eğitim görüp gerçek dünyayı görmesini isterim. Yani orada çekirdekten yetişmesini isterim. Üniversite kısmı biraz bilgiye dayalı olduğu için. Yani gerçek hayatı aslında bu atölyelerde görüyoruz.
Peki teşekkür ederim, Magazine Leather Yayıncılığa göstermiş olduğunuz ilgi için.
Ben teşekkür ederim iyi yayınlar diliyorum.



Fotoğraf bilgisi: Karalı Deri ikinci kuşak Sol en başta Osman Karalı Ortadaki Magzine Leather Yayın Yönetmeni Sağ başta ise Ömer Karalı ile İstanbul İstoç üçüncü merkez ofislerinden.

